Türkalemiyiz com "Türk Dünyasının İnternet Sitesi"
Öte yandan dinin amelî hayata ilişkin tebliğ usulüne bağlı olarak İslâm coğrafyasında fert ve toplumların amelî hayatını konu edinen fıkıh ilminin de hayatın tabii seyrini ve içinde bulunulan sosyal şartları göz önünde bulunduran bir yapıda teşekkülü, hukukun kuralcı ve şeklî yaklaşımının muhtemel olumsuzluklarını en aza indirici bir işlev görmüştür. Hukukun herhangi bir dinin içinde kazanabileceği konuma oranla İslâm dini ve geleneği içinde çok daha özel bir yer kazanmış olması, hukuk kurallarının özel ve kamusal hayatın imarında etkin rol üstlenmiş olduğu anlamına da gelir. Böyle olunca İslâmiyet’in hukuk veçhesini tanıtırken tarihsel bağlamını ve hayata aksediş biçimini göz ardı ederek Kur’an ve Sünnet metinlerini teorik bir çerçevede ön plana çıkarmak geriye doğru doktrin inşası gibi bir yanlışı da beraberinde getirir. Uygulama ve doktrin şeklinde iki ayağı bulunan tarihî tecrübe de aynı ölçüde, fakat nasların hayata yansımasının tek örneği olmadığının da bilincinde olarak önemsenmelidir. Doğulu ve Batılı pek çok araştırmacının İslâm dininin hukuk alanında insanlığa sunduğu katkıdan söz ederken benzeri bir yol izlemesi de bundandır. İslâm, din ve vicdan özgürlüğüne önem verdiği için hiç kimseyi hak dini kabul etmeye zorlamadığı gibi gayri müslim tebaayı da İslâm hükümlerini uygulamaya mecbur etmemiştir. Onların kendilerine ait özel mahkemeler kurarak davalarını kendi dinlerinin hükümlerine göre çözmelerine müsaade etmiştir. Peygamber’e başvurmalarının adaletin tecellisi amacıyla değil, sırf kendi arzularına göre bir hüküm bulmak için olduğu anlaşılmaktadır. Âyet onların samimiyetsizliğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Zira onların davalarını, içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat’ı bırakıp peygamber olduğuna inanmadıkları Hz.
Buradaki “söz”den maksat, insanların yaratılmasından önce “elest bezmi” denilen mâna âlemindeki mecliste bütün ruhların Allah’a verdikleri söz olabileceği gibi (bu konuda bilgi için bk. A‘râf 7/172), müminlerin, Hz. Peygamber’e iman ederken veya Akabe ve Hudeybiye’de biat ederken Allah ve resulüne verdikleri söz de olabilir. Peygamber’e iman ve biat ederken tasada ve kıvançta, güçlükte ve kolaylıkta kısaca her durumda ona itaat edeceklerine dair sağlam söz vermişlerdi (krş. Hadîd 57/8; Bakara 2/285; Buhârî, “Ahkâm”, 43; Müslim, “İmâre”, 41, 42; ayrıca bk. Feth 48/10; Şevkânî, II, 24). Yüce Allah müminlere, verdikleri bu sözleri hatırlatarak onlardan sözlerini yerine getirmelerini istemektedir. Taberî ikinci görüşün âyetin bağlamına daha uygun olduğu kanaatindedir (VI, 140). Ayrıca âyetten, her müslümanın, kelime-i şehâdetle dile getirdiği iman ikrarının da onun Allah’a verdiği bir söz ve mîsak olduğu, bunun gereği olan kulluk ödevlerini yerine getirmek suretiyle bu sözünde durması gerektiği sonucu da çıkmaktadır. “İyi ve temiz olanlar” diye tercüme edilen tayyibât sözlükte “lezzetli, temiz ve iyi şey” anlamına gelen tayyibe kelimesinin çoğuludur.
“Haram” diye tercüme edilen suht kelimesi sözlükte “bir şeyin kökünü kazımak” anlamına gelen sahttan türemiş olup her türlü haram malı ifade eder. Haram malın bereketi olmadığı ve evi barkı yıktığı için ona suht adı verilmiştir. Bununla birlikte suht kelimesi çoğunlukla rüşvet, fahişelik ücreti, şarap parası, murdar hayvan etinin satışından alınan para, kâhine verilen ücret, günah işlemek için verilen ücret gibi alanı ve vereni küçük düşüren bayağı maddî menfaatleri ifade etmek için kullanılır. Ancak bazı müfessirler, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Peygamber’in –suçları ne olursa olsun– insanları bu şekilde cezalandırmasını sağ duyunun kabul edemeyeceğini, bu rivayetlerin âhâd rivayetler olduğunu ve hangi maksatla ortaya atıldığının bilinmediğini, oysa bu âyetlerin yukarıdan beri devam eden İsrâiloğulları’yla ilgili âyetlerin devamı mahiyetinde olduğunu söylemişlerdir. Peygamber’le yapmış oldukları antlaşmaları sürekli olarak bozmuşlar ve düşmanla işbirliği yaparak müşrikleri müslümanların aleyhine kışkırtmışlardı. Onların bu hareketleri Allah ve resulüne karşı savaş kabul edilmiş ve âyette geçtiği şekilde cezalandırılmışlardır (Râzî, XI, 214; Ateş, II, 514). Peygamber’e suikast hazırladıkları için yurtlarından sürülmüş; 5. Yılında ise Ahzâb Savaşı’nda düşmanla işbirliği yapan Kurayzaoğulları’nın erkekleri öldürülmüş, kadınları ve çocukları esir edilmiştir (İbn Sa‘d, Tabakåt, II, 57-59, 74-78).
- (d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.
- Yaşanan süreç ve dün akşam itibarıyla gelinen nokta herhangi bir hukuksuzluktan çok ötesinde, adeta hukuk devletine karşı bir kalkışma girişimidir.
Yüzyıldan itibaren kendi istekleriyle göç eden Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı müslümanlar takip etmektedir. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nin vatandaşlık politikası gereği her yıl kabul ettiği belli sayıdaki insan arasında müslümanlar da bulunmaktadır. Afrika’da bir yandan sömürgeci devletlere karşı direniş hareketleri gelişirken diğer yandan müslümanları içinde bulundukları durumdan kurtarmak amacıyla ihya ve ıslah hareketleri ortaya çıkıyordu. Fûdî’nin önderliğinde gelişen cihad hareketi Batı Afrika’daki kabileler arasında İslâm’ın yayılmasında etkili oldu ve güçlü bir devletin kurulmasında rol oynadı. Daha sonra Muhammed Emîn el-Kânimî, Samori Ture ve Râbih b. Zübeyr gibi liderlerin cihad hareketleri hem müslüman olmayan mahallî unsurlara hem de sömürgeci Batılı güçlere yönelmişti. Doğuda Sudan’da Muhammed Ahmed el-Mehdî’nin 1881’de başlattığı cihad aynı zamanda bir bağımsızlık hareketiydi. Yüzyılın son çeyreğinde Habeşistan ve Liberya dışında Afrika’nın hemen hemen tamamı Batılı ülkelerin istilâsına uğradı. Kuzey ve Batı Afrika’da Fransa, Güney ve Doğu Afrika’da İngiltere büyük sömürge imparatorlukları kurdular.
Toplumların inanç ve kültür yapıları, iktisadî faaliyeti yürütecek olan insanın maddî ihtiyaçları kadar mânevî bağlantıları ve dünya görüşü, sosyal şartlar, ahlâk ve hukuk gibi faktörler bu hususta ayrı ayrı devrededir. Böyle olduğu için de Kur’an ve Sünnet’te insan hayatı ve davranışları bir bütün olarak ele alınmış, insanın her yönüyle yetkin ve sorumluluk sahibi olması, bundan hareketle sağlıklı bir toplumun kurulması hedeflenmiştir. Üretim, tüketim, gelir dağılımı, emek-sermaye ilişkisi, malî siyaset, kalkınma gibi iktisadın ana konularında nasların belirleyici düzenlemeler getirmeyip esasa ilişkin yönlendirmeler yapması ve iktisadî ilişkilere anılan bütünlüğü tamamlaması ölçüsünde yer vermesi bundandır. İlâhî ilmin insanın irade alanına giren fiillerine önceden (ezelde) taalluk edip etmediği sorusunu kader probleminin nirengi noktası olarak görmek mümkündür. Zât-ı ilâhî zaman ve mekândan münezzehken insana mahsus idrak ve eylemler bu iki faktörden bağımsız düşünülemez. Esasen metafiziğin ve gayb âleminin zirve noktasında bulunan ulûhiyyet konularının tam bir açıklıkla bilinmesi mümkün olmadığı gibi bu konudaki aşırı tereddüt ubûdiyyetin gerektirdiği teslimiyet ilkesiyle de bağdaşmaz. Sonuçta kader de insanın özgürlüğü ve sorumluluğu da bir iman konusu olarak kalmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, dünya ve âhiret mutluluğunu inanç ve iyi davranışın (iman ve amel-i sâlih) beraberliğine bağlamış, birçok hadiste imanla amel yan yana zikredilmiştir. Hadisleri konularına göre tasnif eden Kütüb-i Sitte müelliflerinin dördü (Ebû Dâvûd ile Nesâî hariç) eserlerinde imana müstakil birer bölüm ayırmış ve burada iman ilkelerinden çok imanın ürünü olan amelleri sıralamıştır.
Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Anonim şirket şeklinde kurulacak olan sigorta şirketleri kuruluş ve faaliyete geçebilmek için Sigortacılık Kanunun’da öngörülmüş olan bir takım özel gereklilikler dışında, Türk Ticaret Kanunu’nda belirlenen şekil ve usullere tabidir. Sigorta ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemezler. Kelime Gezmece sadece telefon üzerinden oynanabilen bir oyundur. Android veya iOS işletim sistemine sahip telefonlara indirilmesi gerekir. Android işletim sistemine sahip telefonlarda Play Store, iOS işletim sistemine sahip telefonlarda ise App Store üzerinden indirilebilir. Oyun indirme işleminden sonra açılır ve çapraz bulmacadaki yatay ve dikey boşlukları doldurmak için harfleri sırasıyla kaydırarak yan yana dizmek gerekir. Eceline Susamak; Tehlikeli olayların içerisinde yer almak.
Herhangi bir suç işlemez ise dosya düşmekte ve sanık herhangi bir yaptırıma maruz kalmamaktadır. Bu hükmün uygulanması hakimin sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varması sonucunda mümkün olabilir. TCK, yolsuzluğun; rüşvet, dolandırıcılık, zimmete para geçirme, görevi kötüye kullanma gibi farklı şekillerini düzenlemektedir. Kanunda yer verilen rüşvet tanımı geniş ve güncel uygulama ile paraleldir. Hüküm, klasik anlamda kamu görevlisi tanımını, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuşşirketler, kamu yararına çalışan dernekler ve halka açık anonim şirketler adına hareket eden kişileri de kapsayacak şekilde genişletmektedir.
Hukuk devleti, çok ağır bir darbe girişimiyle karşı karşıya. Hukuken yorum yapılabilecek, siyaseten izah edilebilecek seviyenin çoktan ötesine gelmiş noktadayız. Esasen Allah’a inanan ve ilâhî bir dinin mensubu olan yahudilerin dinlerinde de Allah hakkında saygısızca sözler söylemek kabul edilebilir bir davranış değildir. Allah Teâlâ insan hayatının önemi ve bu hayata kıyanlara verilecek cezalar hakkındaki âyetlerini peygamberleri vasıtasıyla göndermiş ve insanlara tebliğ etmiş olmasına rağmen birçok insan yine de yeryüzünde fesat çıkarmaya ve kan dökmeye devam etmektedir. Yeryüzünde bu tür katiller ve fesatçılar sürekli olarak bulunduğu için İslâm bunlara karşı sadece vicdanî ve uhrevî ceza ile yetinmemiş, insanların hayat hakkını korumak ve huzurlarını sağlamak için caydırıcı dünyevî müeyyideler getirmiştir.
Ancak 1930’lardan itibaren Sovyet sisteminde dinî hareketlere karşı uygulanan baskılar sırasında binlerce Cedîdci aydın öldürüldü, Cedîdcilik resmen yasaklandı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde başlayan dine dönüş hamlelerinde Cedîdciliğin tekrar canlandırılmasına çalışılmaktadır. İslâm’ın davranışlar ve beşerî ilişkiler alanında getirdiği emir ve tavsiyeler, kınama ve yasaklamalar son tahlilde dinin, canın, neslin, aklın ve malın korunması şeklinde beş temel amaçla açıklanır. Ancak bu amaçlar, dinin teşrîî ahkâmı açısından gerekçe ve illet değil açıklama ve hikmet niteliğindedir. Diğer bir ifadeyle makāsıd ekseninde yapılacak tahlillerin ve çözüm üretimlerinin hukuku kaygan bir zemine kaydıracağı endişesiyle bu tür dinî ahkâm makāsıd ilkesinin örneklendirmesi sayılır ve bu ilkeyle temellendirilir. Bu kutsal aylarda savaşın yasaklanmasının sebebi insanlara barış içinde yaşama eğitimi vermek de olabilir. “Milletlerarası ilişkilerde barışı esas alan İslâm dini yeryüzünde her türlü haksızlık, bozgunculuk ve tahakkümü yasaklamıştır (Bakara 2/205; Kasas 28/83).
Sigorta poliçesi, sözleşmesinin kurulması için bir geçerlilik şartı olmamakla birlikte, sözleşmenin akdedilmiş olduğu ve kapsamını ispata yarayan bir belgedir. Hızla büyüyen sektörün uluslararası standartlara ulaşabilmesi için gerekli olan daha etkin bir denetim ve şeffaflık gibi ihtiyaçlarını karşılamak ve Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde regülasyonların yeknesaklaştırılması amacıyla 5684 sayılı Kanun ile 14 Haziran 2007 tarihli Sigortacılık Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanuna dayanılarak çıkarılacak olan ikincil mevzuat büyük oranda yürürlüğe girmiş olup, söz konusu mevzuatın tamamlanması için çalışmalar devam etmektedir. 3(e) uyarınca, özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ile yabancı yatırımların idare ile yaptıkları kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için, mahkemeler yanında milli veya milletlerarası tahkim yoluna da gidilebilir. Mesela "olanak" kelmesinin karşılığı "imkan" yerine "bulanak" bir kelime uydurmaya kalksakdilimizin ne hale geleceğini siz o zaman düşünün. "İmkan"ı unutturmayaçalışan bir saçma cereyana kaptırmışız kendimizi.. Ama aynı nesil gazetelerimizdeki bulmacalarıçözmek için Türkçe’den saymadığımız Osmanlıca kelimelere muhtaç oluyor. (1) Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce İdarece izin verilmiş ve halen devam etmekte olan piyangolar hakkında eski Yönetmelik hükümleri ile izin yazılarında belirtilmiş olan kurallar doğrultusunda işlem yapılır. (3) Piyango düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin yetkilileri gerek noter gerek hazırda bulunan diğer yetkili ve görevli kişiler, İdare temsilcisinin görevini sürdürmesi esnasında, talep edeceği her türlü yardımı göstermek ve tam bir işbirliği içerisinde hareket etmekle yükümlü ve sorumludurlar. (1) İdare temsilcisi; çekilişi izlemek ve İdarece verilen izin yazısında belirtilen kurallara uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlamak, aksine hareket edildiğini tesbit etmesi halinde ilgilileri uyarmak ve çekilişi yeniletmek, kurallara aykırılığın sürdürülmesi durumunda çekilişi iptal etmekle görevli ve yetkilidir. (4) Aracılık faaliyetinin yapılabilmesi için İdareden ruhsat alınması zorunlu olup, aracılık faaliyetinde bulunması uygun görülen tüzel kişilere süresi on yılı geçmemek üzere aracılık ruhsatı verilir.